Acil Durumlarda Kontrolü Ele Alan Omurilik

Omurilik vücudun iletişim ağının anayoludur. Vücuttan beyne bilgi aktarır ve vücudun diğer bölgelerine talimatlar yollar. Omurilik, geniş bir elektrik hattı gibi sinir tellerinin üzerindeki emirlerin beyin ve bedenin diğer bölümleri arasında rahatça dolaşımını sağlar. Omurilik bu yapısıyla tam bir iletişim merkezidir. Beynin, kafatası kemikleri ile korunması gibi, omurilik de, bel kemiğini oluşturan omurlar sayesinde korunur. Buradaki sinir hücreleri, sinir sisteminden gelen ve beyinden vücuda giden sinyalleri değerlendirerek, nereye ve ne şekilde iletileceklerini belirleyen kompleks elektrik devreleri oluştururlar.


RABBİMİZ�N İLHAMI İLE HAREKET EDEN HÜCRELER

Refleksler hızlı olmak zorundadır, bu yüzden refleks sinyalleri en kısa yoldan ilerler. Örneğin keskin bir nesnenin üzerine basarsanız, dokunma duyunuza ait sinir hücreleri omuriliğinize bir sinyal gönderir. Bu sinyal hareket sinir hücrelerine etki ederek, ayağınızı kaldırmanızı sağlar. Söz konusu sinyalin beyne ulaşıp yorumlanması ise daha geç gerçekleşir. Bu sistem Allah�n insanlar üzerindeki sayısız korumasından biridir.

Omurilik bazen görevini -beynin kontrolü olmaksızın- kısmen bağımsız bir biçimde yerine getirebilir. Bu tür hareketler reflekslerdir. Refleks, belirli bir uyarıya karşı sabit bir tepki olarak tanımlanabilir. Refleksler, risklere ve tehlikelere hızla tepki vermemizi sağlar. İnsan vücudu için karar mercii çoğu zaman beyindir. Fakat sinir sistemimizde acil durumlar için daha hızlı bir sistem kurulmuştur. Birçok refleks hareketi omuriliğimizde bulunan bir grup sinir hücresi tarafından yönlendirilir.

Refleks dediğimiz ani hareketler, omurilik içindeki devreler aracılığıyla olağanüstü hızlı bir biçimde cereyan ederler. Olağanüstüdürler, çünkü hareket kararı beyinden değil, omurilikten gelir ve hızlıdır. Eğer bu mekanizma omurilikten değil de beyinden yönetiliyor olsaydı, yanlışlıkla bir sobaya dokunduğumuz zaman, yanma hissini hissetmekle elimizi çekme refleksi arasında bir zaman dilimi geçerdi. Bu da elimizin biraz daha fazla yanmasına sebep olurdu. Oysa biz bir sobaya değdiğimizde anında geri çekiliriz ve elimizi minimum hasarla kurtarmış oluruz. İşte omuriliğimiz bu derece önemlidir ve çok hassas bir şekilde korunması gerekir.

Omuriliğimizi bir bilgisayarın içindeki kablolara benzetebiliriz. Eğer siz bu kabloları plastik bir kılıfla korumaz ve sürekli olarak eğip, bükerseniz bu kablolar bir süre sonra kopar ve işlevini yitirir. Böylece bilgisayar tamamen çalışmaz hale gelir. Aynı bu örnekteki gibi omurilik de önemli bilgileri ileten karmaşık bir kablo görevi görmektedir. Ve bu hayati kablonun korunması için her türlü tedbir alınmıştır. Bu tedbirlerden bir tanesi omurgamızın, omuriliğimizden çok daha uzun olmasıdır. Böylece omurilik tamamen kemik bir kafes ile kuşatılmış olur.

Eğer omurga gelişirken bir yanlışlık sonucu bir ya da daha fazla omur kemiği tam olarak gelişemezse, "spina bfida" adı verilen önemli bir hastalık ile karşı karşıya kalırız. Bu hastalıkta omurganın arkasında önemli derecede açıklık vardır. Buna bağlı olarak omurilik ve sinir sistemi hasar görür. Önemli mesajlar gerekli yerlere ulaşamaz. Sinirler beyne ulaşamayınca felç -hareket edememe ve hissetmeme durumu- oluşur.

Görüldüğü gibi vücudumuzdaki sistemin kusursuz işlemesi için her parça yerli yerinde olmalı ve kusursuz bir tasarıma sahip olmalıdır. Bundaki en ufak bir değişiklik, vücudumuzda çok ciddi sorunlara sebep olabilmektedir.

0 yorum:

Yorum Gönder